AKP’li Arınç’tan partisine eleştiriler: Neden ‘ikinci parti’ olduğunu açıkladı!

22.Dönem TBMM Başkanı AKP’li Bülent Arınç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım ile Türkiye’de artık ifade özgürlüğü noktasında kısıtlamaların olduğunu belirten bir paylaşım yaparak, AKP iktidarını isim vermeden eleştirdi.

Arınç, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA BAZI KISITLAMALARA GİDİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”

31 Mart seçimlerinde AKP’nin ikinci parti olmasındaki neden olarak ifade özgürlüğü noktasında kısıtlamaların olduğunu belirten Arınç, şu ifadeleri kullandı:

“31 Mart Seçimlerinin ardından ortaya çıkan tablonun sebepleri üzerine düşünüldüğünde yukarıda zikrettiğim dönemin aksine ifade özgürlüğü konusunda bazı kısıtlamalara gidildiğini ve bunun da toplumda rahatsızlık yarattığını düşünüyorum. Eleştiri hakkı hakaret, bühtan ve tahkir içermediği müddetçe müdahale edilemez olmalıdır. Altında imzamız olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kararlarındaki mevcut ilkeleri benimsemiş ve bu ilkeleri yasalarımıza da derc etmiştik. AİHM kararlarındaki çok önemli bir karar da şudur, ‘Siyasetçiler herkesten çok eleştiriye açık ve tahammüllü olmalıdır, eleştiri ne kadar ağır olursa olsun, bütün bunları kabullenmeli ve bundan istifade etme yolunu seçmelidir’.

“TBMM’DE EN SERT ELEŞTİRİLERİ YAPAN GRUP BİZDİK”

Millî Görüş dönemini bilenler hatırlayacaktır, TBMM’de en sert eleştirileri yapan grup bizdik ve bu siyaset tarzı halk nazarında takdir ile karşılanmıştı. Bunun üzerine de adım adım iktidara yürüdük. Eleştiriler elbette haksız ve yersiz olabilir. Bunun karşısında yapılması gereken bu eleştirilere mümkünse somut örneklerle cevap vererek kendi fikirlerimizi ifade etmektir. Eleştirileri çeşitli argümanlar ile susturmak ve sindirmek kısa vadede eleştirilene fayda sağlar gibi gözükse de aslında süreç içinde oldukça yıpratıcı ve zarar vericidir. Bu konu hakkında pek çok fikir adamının görüşleri aktarılabilir. Bilge Lider Aliya İzzetbegoviç özellikle doğu ve batı arasındaki İslam üzerine Şah eserinde şunları aktarır: Eleştiri, düşünmenin ruhudur. Eleştiri olmayan yerde düşünce donuklaşır. Hakikati aramak için eleştiri gereklidir. Eleştiri hakikatin güneş ışığıdır. Özgürlük insanın yanlış yapma hakkını da içerir. Ancak eleştiri olmaz ise bu yanlışlıklar düzeltilmez. Sorgulamayan bir toplum köleleşmeye mahkumdur. Hasılı ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı fikir dünyamızın ve buna bağlı olarak siyasetten gündelik yaşama kadar her alanda dinamizmin ana aktörüdür. Fikirlerin özgürce tartışılmadığı-ifade edilmediği bir ortam ise durağan ve tek sesli bir ortam doğurur ki o da terakkinin önündeki en büyük engeldir.'”

Related Posts

HSK üyeliği için adaylar belli oldu

Hakimler Savcılar Kurulu’nun (HSK) görev süresi dolacak 5 üyenin yerine seçilecek ve TBMM Genel Kurulu’na sunulacak 15 aday, TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’nda seçildi.

Bu ne perhiz bu ne ihale!

‘Kamuda tasarruf başarıyla sürüyor’ diyen Şimşek’in bakanlığı yeni araç ihalesiyle yandaşlara para aktardı.

ABD’de Türk öğrenci Öztürk davasında yeni gelişme: Temyiz duruşmasında hükümetin avukatları gözaltına gerekçe sunamadı

ABD’de, Filistin’e destek verdiği gerekçesiyle gözaltında tutulan Tufts Üniversitesi doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk’ün temyiz davasında, hükümetin avukatları gözaltı için herhangi bir gerekçe sunamadı.

Gaziantep’te çocuk parkı küle döndü

Gaziantep’te bir çocuk parkında çıkan yangın söndürüldü.

İran’da olumsuz hava şartlarından dolayı 9 can kaybı

İran’da olumsuz hava koşullarında, yıldırım düşmesi ve şiddetli rüzgar nedeniyle son bir haftada 9 kişi hayatını kaybetti, 86 kişi yaralandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10. Medya Ödülleri töreninde yaptığı açıklamada ‘Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. Bunu söylerken hamaset olsun diye değil, gerçeğin ta kendisi olduğu için ifade ediyoruz. Bundan 25-30 yıl öncesinin manşetlerine şöyle bir göz attığınızda, Türkiye’nin nerden nereye geldiğini sizler de gayet net göreceksiniz. Bilhassa, 28 Şubat dönemindeki korkunç medya atmosferini hiçbirimiz hatırlamak istemiyoruz. Manşetler vasıtasıyla doğrudan hükümete ayar verildiği, lise ve ortaokuldaki çocukların öcü gibi gösterildiği, İmam-hatip okullarının önünde sözde gazetecilerin nöbet tuttuğu, vesaiyetçiler adına siyasetçilerin her gün pervasızca örselendiği, köşe yazarlarının jurnalcilik yapmayı gururla anlattığı o karanlık, o utanç verici günleri artık geride bırakmaktan memnuniyet duyuyoruz.’ dedi.